ÜÇ SEVGİ TÜRÜ

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

 

Birincinin adı “Eğer” türü sevgi!..

Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek bu sevgiye bu adı takmış yazar Masumu Toyotome.

‘’Eğer iyi olursan baban, annen seni sever’’. Eğer başarılı ve önemli bir kişi olursan, seni severim’’.’’Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim’’. “En çok rastlanan sevgi türü budur” diyor. Bir şarta bağlı sevgi… Karşılık bekleyen sevgi.. “Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaad edilen bir sevgi  türüdür bu”  Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığında bir şey kazanmaktır. Eğer kelimesi zaten hep bir beklenti değil midir? İnsanlar “Eğer” türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı gibi yaşamı sürdürmekle ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir.

İkinci türe geçiyoruz: “Çünkü” türü sevgi…

Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor: “Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır”.

‘’Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin/yakışıklısın!’’Seni seviyorum çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki’’. Seni seviyorum çünkü bana güven veriyorsun gibi…

Toplumlardaki sevgilerin çoğu ‘’Çünkü’’ türündendir ve bu sevgi, kalıcılığı konusunda insanı kuşkuya düşürür. Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz.

Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var.. Birincisi.. “Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?” korkusu.. Tüm insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri.. Öteki yalnızca kendilerinin bildiği..”İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederler ise” korkusu buradan doğar. İkincisi de.. “Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa..” endişesidir. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş. Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çoğu “Çünkü” türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür, ve maalesef buna benzer bir çok örnekle karşılaşabiliyoruz. Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?

Asıl olan ve gerçek olan sevgi türü üçüncüsü olan ‘’Rağmen’ sevgi!

Burada insanın, iyi, çekici, akıllı, başarılı, popüler ya da zengin bir konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine ‘’rağmen’’, olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor o kişi. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor yani her şeye rağmen…

“Sevgi bir daireye benzemeli; başında olmamalı, sonu da. Sürekli büyüyerek dönmeli, dönmeli, yoluna her çıkana dokunmalı. Hepsini sabah havası gibi içine çekmeli, öğle güneşi gibi ısıtmalı ve gece gökyüzündeki yıldızlar gibi örtmeli. Sevgi bir daireye benzer; başıda yoktur, sonuda.” Yine insan unutmamalı “Sevgi hiçbir zaman kendiliğinden yok olmaz. Karşılık görmediği zaman, yine kişinin yüreğine geri döner ve o yüreği daha sevgi dolu bir yürek yapar.”

Dünyadaki en büyük kıtlık; RAĞMEN TÜRÜ SEVGİNİN YETERİNCE OLMAYIŞIDIR

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu