TOPLUMSAL BARIŞIN TEMELİ

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

 

Kendi bencilliğimiz sonumuzu getiriyor ve biz bunun farkında değiliz… ‘Her şey insan için’ hezeyanı, insanın kendi bencilliği ile birleşince ‘her şey benim için’ çılgınlığına dönüşüyor ve dünya yaşanmaz bir yer olup çıkıyor!

Benim düşüncem, benim ihtiyacım, benim isteğim, benim keyfim, ben, ben,ben…

Bir başkasının herhangi bir hakkını savunurken bile ‘benim çocuğum, benim ailem, benim arkadaşım, benim halkım’ diye diye her şeyin önüne geçebilen şu ilkel ‘ben’lik duygusu!!!

Şüphesiz her insan değerlidir, ona itirazım yok ama ‘insanlık’ her şeyden daha önemlidir ve biz onu kaybedeli çok zaman oldu; insanlığı yeniden kazanamazsak ben, benim çocuğum, benim ailem, benim arkadaşım daha güvenli bir dünyada yaşamayacak! Çünkü bu zamanda ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, her yeri ve herkesi yakıp kavuruyor… Bundan yirmi yıl önce Suriyeli’lere bugünleri anlatsaydık bize gülerlerdi, orada bugün yanan ateşin bizi ne kadar etkilediği ortada ve o ateşin bir gün burada yanmayacağının hiçbir garantisi yok!

Yine kendi iyiliğimiz için bütün ‘ben’cilliklerimizden sıyrılmalıyız. Mesele sadece insanla başlamıyor üstelik, bahçedeki ağacı sırf ev yapmak için hunharca kesmek ve bir insanın boğazını kesmek arasında çok fark olmadığını fark ettiğimiz zaman bu dünya tüm canlılar için daha yaşanabilir bir hale gelecek. ‘Ne var canım, dünyadaki son ağacı kesmedim ya bir sürü ağaç var’ diyenlere bu dünyada 6 milyar insanın yaşamakta olduğunu hatırlatmakta yarar var. Ve o 6 milyar insanın yaşayabilmesi için oksijene; oksijen alabilmesi için de değil bir ağaç, bir ağacın her bir dalındaki tek yaprağa bile ihtiyacı var! Yani kendi bahçendeki ağacı kesmeden önce bana soracaksın razı mıyım diye çünkü o ağacın sağladığı oksijeni sadece sen solumuyorsun, ben de soluyorum.

Gezi eylemleri ‘üç – beş ağaç’ için başlamış, demokrasi ve insan hakları talepleriyle devam etmiş, terör örgütlerinin işe bulaşmasıyla şiddet eylemlerine dönüşmüş ve sona ermişti. Dünyada yaşadığımız her şeyin güzel bir özeti aslında; şiddet ile bir şeyleri başarmak mümkün olabilir ama insan gibi yaşamayı sağlamak için şiddet dışı eylemlerle toplumuna barış ve huzur getiren Mahatma Gandi ile Nelson Mandela’yı çok iyi anlamak lazım.

Kendimizi barışta sandığımız bu zamanda bile ne savaşların içinde olduğumuzu görmüyoruz. Doğuda yaşanan olaylar ve terör eylemleri bir yana; sokağımızda köpek olmasın diye onlarla savaştayız, kentleşme zannettiğimiz çarpık yapılaşma için doğa ile savaştayız, karşıt inanış ve düşüncelere tahammülümüz yok ve onlarla da savaştayız; bu soğuk savaşın sıcak çatışmaya dönüşmesi ise sadece an meselesi; bir köpeği zehirleyebilen, bir ağacı kesebilen bu anlayış yeri geldiğinde bir insanı da öldürebiliyor; sadece bir an geliyor ve o insan bir fırsat buluyor; hepsi bu!

İşte bu yüzden beni yadırgamayın hayvan hakları mücadelesinde olduğum için; ben meselenin temeli ile ilgileniyorum ve canlılar arasında tür-cins-sınıf ayrımı yapmıyorum; tıpkı insanlarda dil-din-renk ayrımı yapmadığım gibi… Bu ayrımı yapanlar utansın kendinden, bütün bu çatışmalar hep onların yüzünden oluyor!

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu