Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası (TÖB-SEN) Genel Başkanı Deniz Ezer, depremzede öğretmenlerin çok zor durumda olduğunu söyledi. Yaptığı basın açıklamasında depremin en çok yıkıma neden olduğu il olan Hatay’da eğitim emekçilerinin angarya işlere zorlandığını, özlük mesleki ve ekonomik haklarının yok sayıldığını aktaran Ezer, deprem tazminatının tüm depremzede öğretmenlere koşulsuz verilmesi gerektiğini söyledi.
Ezer, “Hatırlanacağı üzere sendikamız TÖB-SEN 21 Mart 2023 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan deprem bölgesinde çalışan eğitim ve emekçileri için deprem tazminatı talep etmiş ve deprem tazminatı talepli yazıyı kamu ile paylaşmıştı. Daha sonra 12 Mart 2023 tarih ve 32188 sayılı resmi gazetede yayınlanan 7267 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile deprem bölgesinde çalışan Kamu Görevlileri 6 Şubat 2023 tarihinden itibaren 6 aylık süre boyunca aylık 2060tl tazminat ve 972 tl fazla çalışma ücretinin ödenmesi hususunda karar alındığı resmi kurumlara bildirilmişti bazı il ve ilçelerde bu karar gereğince deprem tazminatının ödenmesine başlanmıştı. Fakat uygulamada yaşanan bazı sorunlar öğretmenler tarafından sendikamıza ulaşılmıştır. Milli Eğitim dışındaki tüm kurumlarda hiçbir karışıklık yaşanmadan ve tavsiye kararı istenmeden söz konusu tazminat ve fazla çalışma ödeneği yatırılmış olmasına rağmen ne hikmetse Milli Eğitim Bakanlığı’nda bu konuda tereddütler yaşanmış Hatay’da bazı İlçe Müdürlükleri ödenip ödenmemesi konusunda bakanlıktan görüş yazısı istemişlerdir. Bu tartışmaya neden gösterilen konu deprem tazminatının ödenmesinde öğretmenin fiili olarak çalışıp çalışmadığı konusudur.Yaşanan deprem felaketi sonrası öğretmenlerin %95’i evini kaybetmiş barınma sorunu yaşamıştır.Ayrıca bu bölgede yaşayan öğretmenlerin çoğu yakınlarını kaybetmiştir, bunun yanında okulların çoğu kullanılmaz haldedir.Öğretmen deprem felaketinin sebebi değildir.Okullar açık ve koşulları sağlıklı olsaydı eğitim öğretime devam edecekti.Hal böyle olunca sağlık problemleri yaşayan yakınını kaybeden veya küçük çocuğu olan ve çocuğunu bir yerde bırakacak durumu olmayan öğretmenlerin fiil olarak çalışmıyor saymak zulümden başka bir şey değildir. Bu zulme ortak olan il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri insanlıklarından şüphe duymalıdırlar. Tarihin en büyük felaketinde her şeyini yitirmiş ve yoksulluk sınırın altında yaşayan öğretmenlere bunu reva görmek kabul edilemez. Deprem tazminatı koşulsuz olarak tüm depremzede öğretmenlere ödenmeli tazminat sadece 6 ay ile sınırlı kalmamalıdır. Ayrıca deprem bölgesindeki okulların hizmet puanı ve hizmet bölgesi güncellenmeli yaşandığı iller zorunlu hizmet bölgesi kapsamına alınmalıdır.
Hatay’da geçen yıl promosyon sırasıyla önce Antakya İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve daha sonra Defne İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile Yapı Kredi üzerinden 3 yıllığına promosyon anlaşması imzalamıştı.Sendikamız TöbSen ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde imzalanan promosyonun kabul edilemez olduğunu belirtmişti.O dönemlerde imzalanan promosyon miktarı ekonomik şartların çok uzağında bir promosyon sözleşmesiydi.Ülkede ekonomik dalgalanmalar söz konusu hikaye ve ekonomik kriz kendini net biçimde göstermişken deprem öncesi Yapı Kredi Bankası’ndan promosyonların enflasyon oranına göre güncellenmesi talep edilse de söz konusu banka kabul etmemişti ,03 02.203 tarihinde ise tek taraflı fes edilen promosyonlar için Antakya ve Defne ilçesinde yeni promosyon ihalesi yapılmış herhangi bir sonuca ulaşılamamıştı. Bankalar eğitim mağdur etmemeli hakkımız olan gerçek promosyon rakamlarını vermelidir. Hatta İl Milli Eğitim Müdürlüğü promosyon sürecinin içine girmeli Antakya ve Defne ilçe milli eğitim müdürlükleri de zaman geçirmeden yeni bir promosyon ihalesi sürecine adım atmalıdır.
Yaşanan deprem felaketinden sonra depremzede öğretmenlere angarya iş dayatması yapılmaktadır AFAD görevlendirmelerinden, çadır sorumluluğuna öğretmenlik mesleği dışında resmen görevlendirmeler yapılmaktadır. Bu durum öğretmenin koşullarını görmezlikten gelmedir. Deprem bize de öğretmene empatiden uzak yaklaşmaktır her ne kadar önce OHAL ilanı ile birlikte yasal bir halk olduğu söylense de bu uygulama o hal sonrasında devam etmektedir. Valilik onayı adı altında öğretmenin uzmanlık alanı içinde olmayan görevlendirmeler aynı zamanda risk teşkil etmektedir. AFAD ile ilgili görevlendirmeler AFAD çalışanlarının işidir. Yaşanacak herhangi bir sorunda görev tanımında olmayan işçiler de görevlendirilen öğretmenler sorumlu sayılamaz. Görevlendirmelerde de gönüllülük esas alınmalıdır
Deprem bölgesinde özellikle Hatay’da okulların çoğu yıkılmış ve ağır hasarlı bir durumdadır. Böyle bir durumda kamu kurumuna dönüştürülen okulların akıbeti önemli bir sorundur. Çocuklarımız güvenli bir eğitim sürecinde geçmesi gerekmektedir.Eylül ayında eğitim öğretim sürecine geçileceği konusunda bakanlık net konuşmuşken okullar öğrencilere yeniden tahsis edilmek zorundadır.Valilik, Kaymakamlık ve diğer kamu kurumları için en kısa sürede prefabrik binalar yapılmalı okullar çocuklarımıza açık hale getirilmelidir. Örneğin Defne Necmioğlu Anadolu Lisesi’nin kesin olarak valilik binasına veya Antakya 23 Temmuz Mesleki Teknik Anadolu Lisesinin kesin olarak Yüksek Seçim Kuruluna devredilmesi tartışılmaktadır. Bu kabul edilemez.
Önlenemez ekonomik kriz ve enflasyon altında başta öğretmenler olmak üzere kamu emekçileri ezilmekte yaşam standartları gittikçe düşmektedir. Gıda enflasyonunda yaşanan artış memurun geçim şartlarını ve yaşam kalitesini düşürmeye devam etmektedir. Mayıs ayına göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı 10.363lira, 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 33.750 lira, bekar bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 13.440 lira’ya ulaşmıştır. Yandaş sendikaların açıklamalarına bakarsanız şu ana kadar öğretmen maaşına %120’lere ulaşan bir zam yapılmıştır. Oysa gerçekte öğretmen yoksulluk sınırının çok altında yaşamakta ve geçim sıkıntısı altında ezilmektedir. Öğretmen maaşları derhal güncellenmeli, öğretmen maaşları yoksulluk sınırı olan 33.750 liranın altında olmamalıdır.
