KENTLER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE HAZIR MI?

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Son yıllarda artan sel felaketleri, düzensiz yağış rejimleri iklim değişikliğinin etkilerini bize iyice hissettirmeye başladı geçtiğimiz günlerde Bilecik’te maalesef can kaybının yaşandığı sel felaketi bu bizim kaderimiz mi sorusunu gündeme getirdi.

Dünyada insan kaynaklı faaliyetlerden dolayı bozulmaların başlangıcı, sanayi devrimi ve bunun beraberinde getirdiği hızlı nüfus artışı ve buna bağlı olarak kentleşme olarak görülmektedir. Sanayi devriminden günümüze dek Dünya nüfusunun kentlerde yaşayan oranları incelendiğinde; 1800’lerde %3 iken, 1900’lerde %14’e ulaşmış ve 2000’lere gelindiğinde %47’ye yükselmiştir. 2030 yılında ise dünya nüfusunun %60’ının kentlerde yaşayacağı araştırmacılar tarafından tahmin edilmektedir. Böyle bir senaryoda küresel sera gazı emisyonlarında %80 paya sahip kentlerin, gerekli politikalar uygulanmadığı takdirde tahmin edilen kentsel nüfus artışı ile sera gazı emisyonundaki payı daha da artacak yani kentlerin iklim krizindeki rolü büyüyecek.

Kentler faaliyetleri nedeni ile doğal çevre ve iklim değişikliği üzerinde çoğumuz farkında olmasakta ciddi bir etkiye sahip. Aynı şekilde İklim değişikliği sonucunda meydana gelmesi öngörülen olaylar kentlerdeki yaşamı tehdit etmektedir. İklime uyumlu kentler planlaması yapılmasının vakti çoktan geldi de geçiyor bile. Acilen kentlerin iklim değişikliğine uyum sağlaması için planlama, yönetim, politika vb. kararların alınması ve bu değişikliğin kent üzerindeki etkileri göz önünde bulundurularak verilmesi gerekmektedir. İklim krizi göz önüne alınarak kentlerde iklim değişikliğinin etkilerinden minimum düzeyde tutulması yönünde uyum sağlayacak kentin geleceğe yönelik ekonomik, politik, sosyal ve planlama kararlarının buna uygun olarak kararlar ilgili tüm tarafların bir araya geldiği bir grupla alınması gerekir.

Yapılan araştırmalar kentlerde doğal tehlike taşkın-ani taşkın, aşırı rüzgar/kıyı taşkını; kütle hareketi-kaya düşmesi, toprak kayması, göçük vb. meteorolojik (kasırga gibi) ve iklimsel (ekstrem sıcaklıklar, kuraklık, yangın gibi) tehlikelerin iklim değişikliği ile birlikte meydana gelme olasılığının yükseleceğini göstermektedir. Bu tehlikeler karşısında kentlerin ne kadar etkileneceği ve zarar görebileceği, ekonomik faaliyetlerden fiziki yapıya ve hatta bireylere kadar ne kadar etki edeceğini gösterip gösteremeyeceklerinin belirlenmesi; kent ve kentlileri gelecekte iklim değişikliğine bağlı olarak yaşayacakları olaylara ve değişimlere hazırlıklı olmaları konusunda yerel yönetimlerden başlayarak genele kadar doğru bir eylem planı ivedilikle hazırlanmalı….

Kendi enerjisini üretebilen , yüzü güneşe, güneye dönük, ana caddelerden arka sokaklara geçtikçe artan kat sayılı akıllı binalar ve akıllı kent uygulamaları hayata geçirilmelidir. Kent iklimini dengeleyen en önemli unsur olan yeşil alan sayı ve metrekareleri arttırılmalı. Yaz mevsiminde kentsel alanlarda soğutmada, kış mevsiminde ise daha ılımanlaşmaya en yüksek katkıyı sağlayan yeşil alanlardır. Kentlerde ısı adaları mutlaka oluşturulmalıdır. Bol ağaçlı yeşil alanlı bir kent ekosisteminde havanın serinletilmesi ,temiz hava temini, havanın filtrelenmesi, oksijen üretimi, gürültünün absorbe edilmesi, enerji tasarrufu ve en önemlisi sera gazi emisyonlarının azaltılması mümkündür.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu