Adnan Arslan Hoca İle Soru Cevap

Adnan Arslan
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru: Çek veya senedi düşük fiyata satmak caiz midir?

Cevap: Hayır, caiz değildir. Çek,senet vb. para gibidir.

Çek veya senedi ödeme vakitleri gelmeden, “paraya ihtiyacım var” diyerek 3. şahıslara, üzerlerine yazılı olan miktarın altında satmak caiz değildir.

Bu işlemi bankalarla yaparak çek veya senet kırdırmak da caiz değildir.

Bu muamele ister 3.şahıslar aracılığıyla olsun, isterse banka vs. aracılığıyla olsun caiz değildir. Bu tür bir işlem faiz muamelesidir ki faiz de kesinlikle haramdır.

 

Soru:Namazımın rekatlarında şüphe ediyorum.  Ne yapmam gerekir?

Cevap:Evvela şu bilinmeli ki yerine getirdiğimiz ibadetler şüphelerden beri olmalıdır. Bir kimse, kıldığı namazın rekatlarının 1. rekat mı, 2. rekat mı olduğunda şüphe etse ve bu şüphe ömründe ilk defa meydana gelse o namazı yeniden kılması gerekir.

Bu kimse, rekat konusunda daha önce de şüpheye düştüyse kalben araştırma yapar ve karar verir. Namazı yeniden kılması gerekmez. Şüpheyle kıldığı namazların sonunda sehiv secdesi yapar. Namazı tamam olur.

Örnek; Zaman zaman rekat konusunda şüphe eden bir kimse, sabah namazını bir mi, iki mi kıldım diye şüphe etse ve kalben bir rekat kıldığına karar verse, ona bir rekat daha ekler ve sonunda sehiv secdesi yapar. Eğer kalben karar veremezse azını kabul eder ve bir rekat daha ekler. Yalnız 1. rekatta da tahiyyata oturur. Çünkü, iki rekat kılma ihtimali de vardır ve sehiv secdesiyle sabah namazını tamamlar.

 

Soru:Namazlarımın peşine Ayet- el Kürsiyi okuyorum ve 99 taneli tesbihime boydan boya üflüyorum. Bu doğru mudur?

Cevap:Hayır, doğru değildir. Ayet- el Kürsi okunduktan sonra ellere üflenir ve ellerimizle vücudumuzu manevi olarak sıvazlarız, sünnettir. Yoksa tesbih tanelerine üflemenin bir dayanağı yoktur.Hastalarımıza da, maddi tedaviyi yerine getirmekle beraber Ayet- el Kürsi’yi okuyup üflemek sünnettir. Şifa Allah’tandır. Ellerimizi de vücudumuzun yetişebildiği yerlerine  kadar sürmek bedenimizi manevi muhafaza altına almak demektir. Nazar değmesin diye de kendimize ve evlatlarımıza okuyabiliriz.

 

Soru:Namazda rekata yetişmek ne demektir?

 

Cevap: İmama, rükudan önce kıyamda iken veya rüku esnasında iken yetişmek yani imam “Semi Allah u limen Hamideh “  demeden (başını rükudan kaldırmadan ) yetişmek o rekata yetişmek demektir. İmam rükudan kalkmaya başladıysa artık o rekata yetişmiş sayılmaz. İmama sonradan yetişen İftitah Tekbirini ayakta alıp rükuya giderkende rüku tekbirini alır. Yani namaza başlama tekbirini ayakta almak lazımdır.

 

Soru : Yurt dışında, otelde, kıbleyi soracak kimse yoksa namazı nasıl kılmalıyız?

Cevap : Hiçbir zaruret yokken, bilerek, kıble tarafından başka yöne doğru namaz kılmak caiz değildir. Böyle kılınan namaz geçersiz olur.

Kıbleyi soracak kimse yoksa, gerekli araştırmayı (taharri) yaptıktan sonra farklı yöne doğru namaz kılınmış olsa bile bu namaz tamamdır. İadesi gerekmez. Çünkü araştırma yaptıktan sonra namaz kılınmıştır. Bu araştırma, çok zorlamadan bazı işaretleri, pusulayı, güneşi veya yıldızları vb. inceleme olabilir. Namaz kılıyorken yanıldığı anlaşılırsa, namaz içinde iken yönünü değiştirir ve namazı tamamlar.

Araştırma yaptıktan sonra, kanaat getirdiği yöne değilde başka yöne doğru dönerek namazı kılsa o namaz caiz olmaz. Doğru yöne dönmüş olsa dahi, iadesi gerekir.

Namazda, mazeretsiz göğsü kıbleden çevirmekle namaz bozulur. Yüzü çevirmek namazı bozmaz ama mekruhtur. Hemen kıbleye dönmelidir.

 

Soru:Hac veya umreye giden birisi tavaf namazını kılmadan ikinci, üçüncü tavafı yapabilir mi?

Cevap:Aslında tavaf namazını kılmadan peş peşe bir kaç tavaf yapmak mekruhtur.

Tavaf namazı tavafa bağlı değil haccın müstakil vaciblerinden bir vacibdir.

Hac ibadetinin bazı vacipleri vardır ki terki halinde ceza gerekir. Ama tavaf namazının terki cezayı gerektirmez.Tavaf namazı, münferid olarak (cemaatle kılınmasına delil yoktur) iki rekat kılınır. Kılınmaması tavafın sıhhatine engel değildir. Fakat doğrusu, kerahat vakti değilse, her tavaftan sonra tavaf namazını kılmak gerekir. Kılınmamışsa daha sonra kılmak caizdir.

 

Soru:Ben sarrafım. Defterimizde, bazı müşterilerimize borç verdiğimiz çeyrek vb. altınlar yazılıdır. Aybaşı maaşlarını alınca veya paraları olunca ödüyorlar. Yaptığımız doğru mudur?

Cevap:Hayır. Bu bir borç verme değil altını satmadır ve böyle bir alış-veriş caiz değildir. Parası olunca ve borcunu ödediği gün altın kaç liraysa (ki bu bilinmemektedir) o değerden ödemeyi yapmak caiz değildir. Çünkü altını aldığı an fiyatını konuşmamaktalar. (Konuşsa bile hemen orada ödemeyi yapması gerekir.) Fiyatı konuşsalar dahi altının vadeli satışı zaman faizini (ribe-i nesie) doğurur ki bu haramdır. Normalde vadeli satış caizdir. Bu bir

akittir. Yoksa karz-ı hasen olarak altın borç alınabilir. Ödeyeceğinde de altın borcunu altın olarak öder. Ödeme anında altın bulamazsa, işte tam o anda,  o anki fiyatla, borcu akde (alış-verişe) çevirerek ödemesini yapar. Akdin hükmü ayrı, karzın (borç) hükmü ayrıdır.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu