NARKİSSOS’UN AYNASINDAKİ BOŞLUK

Demet Sergin
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Doğa, sonsuz bir hazinedir. Farklı renklerden oluşan hikayelerin kaynağıdır. Her mevsimde değişen doğa, her bir insanın, her bir bitki ve hayvanın yaşam hikayesini barındırır. Doğa, her bir canlının kendine özgü bir hikayesi olduğunu anlatır.

Yunan mitolojisine konu olan çiçekler içinde en bilindik olanlarından biri nergis çiçeğinin hikayesidir.   Kendini çok seven, taparcasına kendini beğenen kişiler için kullanılan narsist kelimesi, nergis çiçeğine ait mitolojik öykünün bir ürünüdür.

Efsaneye göre; kendine aşık olanları umursamayıp, onları karşılıksız bırakan ve çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adindaki avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte aşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermez. Aşkına karşılık bulamayan Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, içine kapanır ve nihayetinde ölür. Kendisinin ölümüne neden olan Narkissos için de “O da benim gibi sevsin ve sevgisinin nesnesine asla sahip olamasın ! ” diye ah eder. Peri kızının vücudundan arta kalan kemikleri sarp kayalara dönüşür, sesi ise bu kayalarda “ekho” dediğimiz yankılara… Ne zaman birisi dağlara, taşlara doğru seslense Ekho’nun sesini duyduğuna inanılır. Peri kızı Ekho da yüzyıllardır acısını başkalarının sesiyle dile getirir. Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün yine ava çıkan  Narkissos su içmek için  bitkin bir şekilde saf ve berrak bir su kaynağının yakınına gelir. Suya doğru eğildiğinde, içinde yeni bir susuzluğun doğduğunu hisseder. Suda yansıyan kendi yüzünün ve vücudunun güzelliğini görür. Kendi güzelliğine o kadar hayran kalır ki gözlerini sudan başka hiçbirşey olmayan  yansımasından ayıramaz.  Daha önce farketmediği bu güzelliği karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine aşık olmuştur. O zamana dek kimseyi sevmediği kadar, kendi görüntüsünü  sever.  Kendisini hayranlık verici kılan ne varsa ona hayran kalır. Farkına bile varmadan kendini arzular. Hem aşık hem de sevilen nesnedir. Bir süre sonra kavuşması imkansız aşkından umudu kesen Narcissos,  aynı Echo gibi ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir ve ölür.  Öldükten sonra vücudu nergis çiçeklerine dönüşür ve öldüğü yerde sarı beyaz hoş kokulu nergis çiçekleri açar.

Bir yenidoğan bebeğin ilk hareketlerini gözlemleyenler, bebeğin kendi görüntüsünü bulabilmek için annesinin bakışını aradığını, bebeğin annesinin gözbebeklerinde kendisini görmek için çabaladığını  görürler ve  özellikle de küçük çocuklar annelerinin yavrusunu güzel bulduğunu söylemesini isterler.  Narkissos annesinin gözlerinde bulamadığı şeyi suda aramaktadır!

Bireyin gelişiminde başlangıçtaki narsizm evresi vazgeçilmezdir. Bebek annesinin bakışında, sözlerinde, okşayışında annesinin sevgisini görür. Kişinin kendisini sevmesinin ve kabulünün ilk evresi budur. Daha ileride başkalarını sevmesini ve başkalık duygusunun (öteki var) öncüllerini bu evre sağlar. Bu erken ilişki öğeleri psişik büyüme faktörüdür. Çocuk annenin ona verdiği ile özdeşleşir.

Eğer anne ve çocuk arasındaki ilişki tatmin edici biçimde süregeldiyse; çocuğun kişilik gelişimi, iletişim ve düşünce açısından elverişli koşullarda şekillenir. Bu gelişimin güçlüklerle karşılaştığı durumlarda ise çocuk annesinin ilgisini çekmekte yetersiz kaldığını hisseder ve başkalarının ona verebilecekleri karşısında ilgisiz kalır. Depresif bir alan oluşturur. Çocuk ıstırap çeker ve varlık duygusunda boşluk hisseder. Bu ıstıraba karşı güçlü savunma mekanizmaları geliştirir. Eğer ‘’normal’’ düzeyde narsizm gelişememişse ‘’negatif ’’  olarak gelişecektir ve dipsiz bir boşluk açılacaktır. Bu nokta ‘’patolojik narsizm’’dir.

Ruhsal yönden sağlıklı bireyler yetiştirmede anneye büyük rol düşmektedir. Dipsiz bir boşlukta çocuklarınızın ruhunun yüzmesini ve o boşlukta kendi yansımalarıyla savaşmalarını istemiyorsanız çocuklarınıza verebileceğiniz sevgiyi en güzel şekliyle sununuz. Ancak anne sevgisini hisseden çocuklar ellerinde bir demet nergis çiçeğiyle yine sizlerin kollarına koşacak ve sevgilerini annelerine sunacaktır.

Sevgiyle kalın…

Uzman Doktor Demet Sergin

  1. Şubat. 2024 / İzmir

1944 yılı Tercüme Mecuası’nda yayınlanan Can Yücel Çevirisiyle Ovidiud’un Nergis hikayesi;

Ekho görünce Narkissos’u bir ıssız kırda dolaşırken

arzu sardı gönlünü, düştü gizlenerek izlerinin ardına;

bir çıranı ucuna sürülmüş yanıcı kükürt beri getirilen alevi nasıl kaparsa

Ekho da yaklaştıkça ona daha yakından yanıyordu aşkla.

Kaç kere okşayıcı gözlerle ona sokulmak, kaç kere yumuşak dileklerini ona sunmak istedi;

Yaradılışı vermedi izin söze başlamaya, bekleyebilirdi ancak sözleri ki onlara cevap yollayacak

Narkissos la Ekho arasında anlamsız diyalog şöyle sürdürülür:

Bağırdı: “Orada kim var?”, “Var” diye cevap verdi yankı.

Narkissos, “Burada buluşalım” der, Ekho da koşa koşa çıkar ormandan, ama oğlan kızı görünce kaçmaya koyulur:

“Ölmek yeğdir” diye bağırıyordu “olacaksa senin her şeyim”.

Ekho başka bir şey söylemedi: “Senin her şeyim”

 

Bundan sonra da asıl Narkissos efsanesi başlar:

Berrak bir pınar vardı, dalgalarında gümüşler oynaşır,

Ona ulasan ne bir çoban, ne otlayan bir keçi, ne bir sürü

Ne vahşi bir hayvan, ne ağaçtan düsen bir dal;

tek bir kuş bile yoktu onun sükûnunu bozan.

Çevresinde en vakin suyla beslenir bir çayır, ve oranın güneş ışığıyla ısınmasına engelolan orman.

Pınar ve yerin güzelliği çeker onu kendine, uzanır Narkissos av yorgunluğu ve sıcağın verdiği ağırlıkla yere.

Gidermek isterken susuzluğunu, artıyordu bir yandan susuzluğu;

içtikçe suya vuran güzelliğine hayran, seviyordu tensiz bir hayali, vücut sanıyordu sulardakini

Donakaldı Paros mermerinden bir heykele benzeyen o aynı yüzle kımıldamaksızın,

bakıyordu kendine kendi şaşkın şaşkın.

Bilmeden kendini arzuluyor, severken onu kendini seviyor,

isterken kendini istiyordu, içini yakan ateşi tutuşturan da kendiydi.

Kaç kere faydasız öpücükler sundu aldatan pınara…

Ellerini kaç kere daldırdı, boşa kavuştu kolları sularda.

Neyi gördüğünü bilmiyor, fakat yanıyordu onunla,

gözleri aldatan hayal onu costuruyordu.

Narkissos anlar başına geleni ve söyle dile getirir:

Anlıyorum, o benim, aldatmıyor beni artık hayalim.

Tutuşturan da ben, yanan da.

Kendime olan sevgimle yanıyorum.

Ne yapayım? İsteneyim mi? İsteyeyim mi?

İstenecek ne kaldı artık?

Beni yoksul ediyor varlığım; arzuladığım benimle.

Ayrılabilsem vücudumdan; garip bir dilek seven için ama,

sevdigim uzak olsa keşke.

Kemirsin artık gücünü acı, ve geldi son günleri ömrümün, göçüyorum hayatimin baharında.

Ölüm gelmeyecek bana ağır dinecekse acılarım.

Sevdiğim daha ömürlü olsun dilerim.

Ve şimdi can verelim ikimiz bir solukta.

 

Narkissos gün geçtikçe eriyip gider, Ekho da uzaktan seyreder sevdiğini,

Tekrarlar durur iniltilerini ve bu güzelim şiir su dizelerle sona erer:

Şunlar oldu son sözleri, gözlerini ayırmadan sulara bakan Narkissos’ un:

“Ey bos yere sevdiğim çocuk” yer tekrar iletti dediklerini.

“Elveda” deyince o, bağırdı Ekho: “Elveda”.

Yorgun başını dayadı sık çayırlığa, ölüm kapadı efendilerinin güzelliğine hayran gözlerini.

 

Hala bakıyordu kendine, yeraltına göçtükten sonra bile;bakıyordu Styks sularına.

Dövündüler bacıları Naias’lar kesik saçlarını yani başına koydular; dövündüler Dryas’lar,

Ekho da katıldı onlara. Tam sedyeyi, odun yığınını, titreyen meşaleleri hazırladılar, ama vücut yoktu hiçbir yerde, yerinde sari göbeğini beyaz yaprakların kucakladığı bir çiçek buldular.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu