Adnan Arslan Hoca İle Soru Cevap

Adnan Arslan
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru: Cenaze Namazını ayakkabılarla kılabilir miyim?

Cevap: Evet, kılabilirsiniz. Bir şartla; namaza engel olan pisliklerden temiz olması kaydıyla. Sadece cenaze namazında değil bütün namazlar ve secdelerde (tilavet, şükür secdesi gibi. ) bedenimizin, elbisemizin, ayakkabılarımızın ve namaz kılacağımız yerin pisliklerden temiz olması farzdır. Fıkıhta buna  “necasetten taharet”denir.

Ancak, ayakkabının altında  veya bastığı yerde namazlara engel pislik varsa o ayakkabılarla, giyili oldukları halde, namaz kılınmaz. Ayaklar ayakkabıdan çıkarılır ve ayakkabının temiz olan üzerine basarak cenaze namazı kılınır.

 

Soru: Cenaze namazında “sübhâneke’yi ve celle senâüke“ ile okuyoruz. Ama diğer namazlarda okumuyoruz. Niçin?

Cevap: Rükû ve secdeli namazlarda ayet-i kerîme ve en azından meşhûr hadis derecesinde olan hadis-i şeriflerden başka bir şey okunmaz.

“ve celle senaüke” Ayet veya meşhûr hadis değildir. Beşer sözü olabilir. Beşer sözü normal namazlarda okunmaz. Manası: “senin övgün yücedir.”

“Sübhaneke” bir tesbîhattır, duadır ve namazlarda okumak ibadettir.Cenaze namazı abdestsiz kılınması caiz olmayan ve ölü için duadan ibaret olan bir ibadettir.

 

Soru: iblis insanların hangi hallerinden hoşlanmaz ve üzülür. ?

Cevap :  İnsanın Bâzı Davranışları, Şeytânın Feryâd-u Figân Etmesine ve Üzüntüden Zayıf Düşmesine Yol Açmaktadır.

~ Rivâyete Göre Bir Gün Şeytân, Mescîd-i Harâm’ın Bir Köşesinde Bitkin Hâlde Durmuştu. Rasülullah Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz ise Tavâf Etmekteydi. Hazret Tavâfını Tamam Ettiğinde İblisin Solgun ve Bitkin Bir Hâlde Soluklandığını Gördü ve Sordu:

▬ “Ey Mel’ûn! Neden Böyle Zayıf ve Hâlsiz Bir Durumdasın?”

▬ “Senin Ümmetin Beni Bu Hâle Düşürmüş.”

▬ “Ümmetim Sana Ne Yapmış ki?

▬ “Ey Allah’ın Rasülu! Onlarda Birkaç Haslet Var. Ben Onlardan Bu Hasletleri Almak İçin Ne Kadar Çalışsam da Yapamıyorum.”

▬ “Ümmetimin Seni Bu Kadar Üzen Hasletleri Nelerdir?”

1- “Birincisi; Onların Birbirlerine Selâm Vermeleridir. Selâm Allah’ın İsimlerinden Biridir. Selâm Verenden Hakk Teâlâ Her Türlü Belâ ve Sıkıntıyı Uzaklaştırır. Allah, Selâmın Cevabını Vereni ise Rahmetinin Kapsamına Alır.

2- İkincisi; Birbirleriyle Karşılaştıklarında Toklaşmaları, Musafâha Yapmalarıdır. Bunun da O Kadar Çok Sevâbı Var ki, Onlar Birbirlerinden Ayrılmadan Önce Allah Her İkisini de Bağışlıyor.

3- Üçüncüsü; Yemeğe Başlarken, “Bismillâh” Demeleridir. Bu Vesileyle Benim O Sofraya Oturmama ve Yemekten Yememe Engel Oluyorlar.

4- Dördüncüsü; Konuştuklarında, “İnşaAllah” Demeleridir. Onlar Böylece Allah’ın Kazâsına Rızâ Gösteriyorlar. Bu Yüzden Ben de Onların İşini Bozamıyorum Zahmetim Boşa Gidiyor.

5- Beşincisi; Sabahtan Akşama Kadar Onları Günâha Çekmek İçin Uğraşıyorum. Akşam Olduğunda Tevbe Ediyorlar ve Zahmetimi Boşa Çıkarıyorlar. Allah Bu Vesileyle Onları Affediyor.

6- Altıncısı; Senin İsmini Duyduklarında Yüksek Sesle Salevât Getirmeleridir. Ben Salevâtın Sevâbını Bildiğim İçin Yanlarından Kaçıyorum. Çünkü O Sevâbı Görmeye Takât ve Tahammülüm Yok.

7- Yedincisi; Senin Ehl-i Beytini Gördüklerinde Onlara Sevgi Göstermeleridir. Bu ise Amellerin En Üstünüdür…”Bunun Üzerine Aleyhisselâtû Vesselâm Efendimiz Eshâbına Dönerek Şöyle Buyurdu:

▬ “Herkim Bu Yedi Hasletten Birine Sahip Olursa, Cennet Ehlindendir.”

 

Soru:Amcamızın oğlu çok zengindir. Akrabalarından ihtiyaç sahibi fakirler var. Ama hep zekatını yabancılara, hatta başka şehirlere gönderiyor. Bu caiz midir?

Cevap:Caizdir, zekatı tamamdır fakat mekruhtur. Dinimiz yakın akrabaları görüp-gözetmeyi emreder.

Zenginlerin zekatlarını verirken, öncelikle yakın akrabalarından başlamaları, tedricen diğer ihtiyaç sahiplerini gözetmeleri sünnete daha uygun olanıdır.

 

Soru: İki kişi kendi aralarında iddiaya  girerek birinin diğerine para vb. bir şey vermesi caiz midir?

Cevap: Karşılıklı bahis ve iddialaşmak gibi oyunlar kumar sayılmaktadır. Örneğin, iki kişi yarışa çıkmadan önce birisi diğerine: “Eğer beni geçersen sana şu kadar vereceğim, şayet ben seni geçersem bana şu kadar vereceksin.” derse böyle bir iddia kumara girer. Ancak tek taraflı olursa bu caiz olur. Yani, taraflardan birisi diğerine: “Beni geçersen sana şu kadar para vereceğim. Fakat ben seni geçersem sen bana bir şey verme.” der ve anlaşırlarsa böyle bir iddia meşrudur. Bu parayı alan kimsenin onu kullanması caizdir.

İddiasına halı saha maçları vb. maçlar yapmakta böyledir. Yani yenilen taraf  parasını ödesin iddiasıyla oynamak da kumara girer.

 

Soru: Namaz kılıyorken kapatmayı unuttuğum cep telefonum çalarsa ve kapatırsam namazım bozulur mu?

Cevap:Namaz içinde namaza aykırı hareketlerimiz ya amel-i kalil (az hareket) olur ki; mekruhtur, günahtır, hoş karşılanmaz. Ama namaz bozulmaz ve sehiv secdesi gerekmez. Veya amel-i  kesir (çok hareket) olur ki namaz bozulur.

Namazda bir elle yapılan hareket amel-i kalildir. Namazda baştan düşen takkeyi bir elle alıp tekrar başa koymak Namazı bozmadığı gibi telefona bir elle müdahale etmek de namazı bozmaz. Ama iki elle olursa namaz bozulur. Ve namazda çalan telefonu çalmasını uzatmadan ve kul hakkına girmeden hemen bir elle kapatmak gerekir.

Ayrıca telefona, namazda çaldığında insanların huşusunu ve huzurunu bozan müzikler yüklenir ve namazda çalarsa vebal olur. Bunun için Müslüman tedbirini almalıdır.

 

Soru: Vakit namazlarımı evde ailemle beraber kılıyorum. Ezanın bitmesini beklememiz gerekiyor mu ?

Cevap: Hayır, şart değildir. Bu konuda asl olan beş vakit namazı camide imamın arkasında cemaatle kılmaktır.

Evde kılma ihtiyacı olan, kesinlikle vaktin girip – girmediğini dikkate almalıdır. Çünkü vakit namazın şartıdır. Ezan ise namazın sünnetidir. Bir Müslüman için acil bir durum yoksa ve ezanı da duyuyorsa ezanın bitmesini bekler, ezan duasını okur ve namazını kılar. Yok acil bir durum varsa, vakit girdikten sonra ezan bitmeden de namazı kılmak caizdir.Kılınan namaz geçerlidir.

 

Soru:Kur’an-ı Kerim mana olarak Allah’a, lafız olarak Hz. Peygamberimiz (sav)‘e ait olduğunu iddia edenler var. Bu bilgi doğru mudur? İçindeki kıssalar için ne dersiniz?

Cevap:Hâşâ, asla bu iddia doğru değildir.Kur’an-ı Kerim’in manası da lafzı da Allah’a aittir.

Bu konuda bir çok Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerif bulunmaktadır. “Lafzı Muhammed’e aittir” sözü oryantalistlerin (Doğubilimci) ve onlara tabi olanların uydurması ve iftirasıdır. Mekkeli müşrikler bunu söylemediler ama tarih sahnesinde Kur’an-ı Kerim’e karşı savaş açanlar bu iddialarda bulunmuşlardır. Ama Kuran’ın indireni de kıyamete kadar koruyanı da Allah’tır (cc).Kelamullahtır.

Kur’an-ı Kerim mucizedir. Tek harfi bile değişmeden günümüze kadar gelmiştir ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. İçinde geçen kıssalar da gerçekten hepsi yaşanmış, hakikati olan kıssalardır. Her birisi Peygamberimiz (sav) için teselli, bizim için ayrı ayrı ibretlik hayatlardır.

Bu imani bir konudur. Biz buna böyle iman ettik.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu