YAKLAŞAN KIŞ ÖNCESİ HANGİ SORUNU ÇÖZDÜNÜZ?

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Kendimi bildim bileli 1993’ten bu yana Hatay ve çevresi için aktif olarak çevre hareketinde yer aldım. Sağlıklı nesiller sağlıklı çevrede yetişir şiarıyla hareket ettim. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı korumak için mücadele ettim. Bastığım heryere ayak izimi bıraktım ki benden sonra gelenler takip etsin. Ama gelin görün ki bir kıyamet gecesi saat 4:17 hayatımızı değiştirdi. Bugüne kadar sağlıklı bir çevre diye savunduğum, uğruna ne kavgalar ettiğim Antakya’da, Hatay’da çevreden geriye eser kalmadı. Gözümüzün önünde yıllardır devam eden ülkelerdeki savaşlarda bile bir şehir bu şekilde yok olmadı ve yok edilmedi.

Her sene bugünlerde yaklaşan kış mevsiminden dolayı önlem alınması amacıyla hava kirliliğini yazardım. BOĞULUYORUZ! ÖLÜYORUZ ! manşetiyle. Gelin görün ki gerçekten öldük biz. Temiz hava, temiz toprak, temiz su derken yaşadığımız korkunç deprem sonrası yıkım ve enkaz kaldırma çalışmalarında ne soluyacak hava,ne temiz bir su , ne temiz toprak kaldı. Yıkımlarda binaların asbestli tozları her yere yayıldı. Bir defa soluduğumuzda bile kanser etkisi yaratan asbest uzun yıllar ne ciğerlerimizden ne toprağımızdan ne de su kaynaklarımızdan gitmeyecek. Gerçekten depremden sonra sağ kalanlarımızı öldürdünüz!

Antakya içinde yeşillikler mi, yeşillikler içinde bir Antakya mı hayaliniz diye sürekli sorduğum soru yerini çöl, toz duman bir Antakya ‘ya bıraktı. Olan bir kaç tane küçük yeşil alanlar moloz ayrıştırma istasyonu kurbanı oldu. Asi Nehri bile artık gri akıyor. Depremin üzerinden neredeyse 7,5 ay geçti elde var koca bir sıfır!…

Önümüz kış ve görünen o ki zor bir kış bizi bekliyor. 6 Şubat ‘ta yaşadığımız o korkunç gece sonrası yüreğimiz hep kışta kaldı bizim. Her gökgürültüsünde, yağmurun şiddetli sesinde saat 4:17 deyiz biz. Böyle bir ruh hali içerisinde geçen sürede; kaldırılan enkazlardan 7 ay sonra bile cenazeler çıkarken, yağan ilk yağmurlarla konteynerleri, çadırları, yolları su basarken bu kışın nasıl geçeceğine dair ortada ne bir planlama ne bir hazırlık var. En önemli sorunların başında gelen barınma, temiz suya ulaşım gibi Anayasal haklarımız bile şu an mevcut değil. Depremin hemen sonrasında genel seçim hazırlıklarıyla üstü kapatılmaya çalışılan acılar şimdi yerel seçim gündemi ile yine depremzede siyaseti yapılıp, normale dönmüş gibi gösterilen şehirde en çok biz çalıştık algısıyla sürecek. Oysaki bu süreçte bu yıkımda, o kadar insanımızın vefatında emeği olan ve yüzü kızarıp biz bina kontrollerinde rahat davrandık, görmezden geldiklerimiz oldu diyen ve görevinden üzüntüyle istifa edenleri görmek isterdik. Adı üstünde doğal olan ve her an beklenen bir afeti vizyonsuz, rantçılar yıkıma, cehenneme çevirdi. Her aileden cenaze çıkan Hatay’da bu acılar umarım unutulmaz ve artık doğru insanlarla, rant kaygısı olmayan yaşanabilir bir şehirde yeniden Hatay ayağa kalkar.

Yazık oldu bize, şehrimize hem de çok….

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu