TÜRKİYE` NİN SULAK ALANLARI

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Konu başlığımız Türkiye`nin sulak alanları… Evet, eminim ki birçoğunuz sulak alanları öyle ya da böyle duymuşsunuzdur. Peki, sulak alan nedir ve neden bu kadar önemlidir? Birçok konuda cevre katliamlarının yaşandığı dünyamızda ve özelliklede ülkemizde maalesef bu gün sulak alanlarda tehdit altında… İnsanoğlunun acımasızlığından onlarda nasiplerini alıyorlar. İşte bu nedenle bugünkü yazımı sulak alanlara ayırdım.
Sulak alanı kısaca; doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, acı tatlı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiye`lerdir diye tanımlayabiliriz. Sulak alanların bulundukları yerler açısından önemli işlevleri vardır. Bulundukları bölgenin su rejimini dengeleyip, yörenin İKLİMİNİ stabilize ederler. Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak suyu temizlerler. Yeryüzünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olup çok zengin bir biyolojik çeşitliliğe sahiptirler. Balıkçılık, hayvancılık, saz üretimi açısından yüksek bir ekonomik değere sahiptirler. Aynı zamanda yeryüzünün en önemli genetik rezervuarlarıdır. Bu nedenle eğitim ve bilimsel çalışmalar için bir açık hava laboratuvarı olma özelliğine sahiptirler. Büyük göl ve nehirlerde ise suyolu taşımacılığına imkân sağlarlar. Bu kadar önemli işlevleri olan alanları neden haritadan silmeye çalışıyoruz? Onları kurutmak adına neler yapılıyor ve sulak alanları korumak için neler yapabiliriz?
Öncelikle sulak alanları tehdit eden faktörlerden başlamak istiyorum. O alanın tarım ya da yerleşim amaçlı kurutulmak istenmesi, sanayi, tarım ya da yerleşimden kaynaklı kirlenmeler, civarlarında yapılan turizm ve ikinci konut amaçlı yapılaşmalar(yazlıklar), çeşitli amaçlar için aşırı miktarda su çekilmesi (sondaj), gölet, baraj yapımı, sulak alana yabancı balık türlerinin aşılanması, sazlıkların tahribi, kontrolsüz saz kesimi gibi tehditlerle karsı karşıyadır. Bu su kuşları içinde önemli bir tehdittir. Çünkü buraları kışlama amacıyla kullanan bu kuşlar bu alanların tahribi ve yok edilmesi yüzünden konaklama alanı bulamayacaktır.
Evet, bütün bunların karşısında neler yapılabilir? Öncelikle karar vericilerin sulak alan kaybına neden olan politika ve yasaları tekrar gözden geçirip değiştirmesi gerekmektedir. Sulak alanı besleyen su kaynağı kirletilmemelidir. Buralarda kimyasal ilaç ve gübreleme yasaklanmalıdır. Asla sondaj yapılmamalıdır.
Peki, dünyada sulak alanların korunması ile ilgili neler yapılıyor? Türkiye’de 106 sulak alan bulunmaktadır. Bunların 14’ü Ramsar Alanı, 59’u Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan ve 33’ü Mahalli Öneme Haiz Sulak Alandır.

Konuyla ilgili 1971 yılında Iran`in Ramsar Kentinde imzaya açılan ve RAMSAR SÖZLEŞMESİ olarak bilinen bir sözleşme imzalanmıştır. Ülkemiz de bu sözleşmeye 17 Mayıs 1994 yılında resmen taraf olmuştur. Bu sözleşmede uzun vadede ulusal sulak alan politikalarının geliştirilmesi amaçlanmıştır. En önemli düzenleme, Uluslararası Öneme sahip Sulak Alanlar Listesi kısaca RAMSAR LİSTESİ dir. Ülkemizde bu listeye dâhil 14 adet Sulak Alan vardır. Bunlar; Manyas Gölü, Uluabat Gölü, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Göksu Deltası, Kızılırmak Deltası, Gediz Deltası, Kızören Obruğu, Kuyucuk Gölü, Meke Maarı, Nemrut Gölü, Akyatan Lagünü, Yumurtalık Lagünü ve Sultan Sazlığı`dir. Bugün hepsi S. O. S veriyor, tehdit altındalar.

Bizler için bu kadar önemli olan ve çeşitli yasalarla koruma altına alınan sulak alanlarımız… Bunlardan bir tanesi de hepimizin çok iyi bildiği yöremizde yıllar evvel kurutulan Amik Gölü`muzdü. Yöremizde mikro iklim değişikliğinden tutunda taşkınların kontrol altına alınmasına varana kadar, birçok konuda önemli olan bu gölü kuruttuk. Kurutulması, ne kadar doğruydu? Takdir sizin….

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu