Ülkemizi işgal eden çağın en güçlü ve en ileri ülkelerine karşı, Atatürk’ün önderliğinde başarıyla verdiğimiz Kurtuluş savaşı ve sonrası kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti ile ; özellikle 1938 yılına değin 15 yıl boyunca imrenilecek boyutta sanayileşme ve üretim gücü yakalayıp, yukarıya doğru yükselen kalkınma hızı eğrimiz, giderek yönünü önce yatay , sonra aşağı doğru yönelerek en sonunda üretim toplumu olma hedefinden uzaklaşmış bulunuyoruz.
O yaptı , bu yaptı demeden sonuçta buraya ulus olarak hep birlikte bizler geldik . Yapabildiklerimiz var , ancak yapamadığımız pek çok stratejik ürünün olmayışı ülkemizin başını çok ağrıtıyor. Batının özellikle Nato ve AB üzerinden bize biçilen kılıf ,Türkiye nin alsat ve hizmet toplumu olması doğrultusun da . Oysa dünyanın en değerli toprağı Anadolu da sıradan ve geri kalmış toplumların yaşam biçimi olan alsat yada hizmet toplumu kalarak bu topraklarda varlığımızı sürdürebilmemizin , bağımsız ve egemen yaşayabilmemizin söz konusu olamayacağını ulusça yaşayarak görüyoruz…
Yurdumuzun üretim toplumu olması uğruna 1937 de kurulan YTÖO ve onun eğittiği Teknik Öğretmenler üzerinden Sanat okulların da yetiştirilen teknisyenler ile Türkiye çok önemli ölçüde bilim ve teknik alt yapısını yıllarca sağlıklı biçimde sürdürürken, ardından kapatılan YTÖO ile bu besleme kaynağı önce kurutuldu ve Türkiye Üretim Toplumu hadefinden kendiliğinden uzaklaşmak zorunda kaldı. Türkiye’nin bugün en çok gerek duyduğu yurttaş türünün teknik ve meslek eğitimi almış kişiler olduğunu biliyoruz.. Hemen her üretim alanı üretim bilen meslek adamı arıyor…Bulabiliyor mu ? Hayır . Çünkü bunun kaynağı olan YTÖO hala kapalı durumda.. Teknolojiyi bilen insanlar olmadan Türkiye var olan teknik alt yapısını sürdüremez ve yeniliklere de hazırlıklı olamaz . Bağlı olarak yurdumuzun var olan tüm alt yapısını sürdürebilmesi için teknoloji ve üretim bilen teknisyen yetiştirmeye yeniden başlaması gerekir.
Duyduğumuz bu kaygı ile Türk ulusuna ve yönetim erkine aşağıdaki ana başlıkları öneriyoruz :
- ÜRETİM TOPLUMU olma hedefi ilk sıraya konulmalı ana ilke üretim ve yerli marka geliştirme olmalı.
- Tüm okullarda öğretim uygulamalı olmalı ve üretim bilgisi ile verilmeli
- Eğitim dili koşulsuz Türkçe olmalı , bilim dilimizin önü açılmalı, beslenmeli
- Okullarda her öğrencinin bir uğraş / hobi edinmesi sağlanmalı
- Okullarda en temel , basit özellikte Hobi atölyeleri kurulmalı
- Okullar öğrenci ürünlerini yıl sonu öğrenci ürün fuarı açarak sergilemeli
- Üniversite öğretimin den söküp alınan Atölyeler yeniden açılmalı
- Yerli üretimin önünü açmak için illerde Yerlileştirme Fuarları açılmalı
- Mahallelerde Ortak Hobi Atölyeleri açılarak üretken insan sayısının artması sağlanmalı
- Yabancı dille basılan kitaplar Çeviri Kurumu ile Türkçeye kazandırılmalı
- Eğitim araçları tasarımı ve üretimi yapacak EATÜ / Eğitim Araçları Tasarım ve Üretim kurumu açılmalı
- Yabancı kuruluşlara fason çalışma yerine yerli marka gelişmesi için sanayicinin atılımına destek olacak Teknoloji Danışma Kurumu açılmalı
- Eğitim içinde kullanılabilir , uygulanabilir ürün çıkartmayı sağlayacak O Eğitim İçinde Üretim Tasarım Kurumu açılmalı.
Bu kitap içinde Teknik Öğretimin geçmişini , yaptıklarını ,”En iyi -10” diye anılan yabancı üniversitelerin atölye ile nasıl öğretim yaptığını, eksiklerimizi ve çözüm önerilerimizi bulabilirsiniz …
Şunu çok iyi biliyoruz : Sağlıklı, akılcı ve uygulamalı bir öğretim ile yetişen kuşaklar , ülkelerini sırtlayıp yukarılara taşıyabiliyorlar… Bunun için yeni kuşaklara verilecek tasarım ve beceriyi geliştiren , üretken öğretim anlayışı ile ülkemiz hızla kalkınarak ileri ve güçlü ülkeler arasında kuşkusuz yerini alacaktır. TÜBE olarak bu konuda ki inancımız sarsılmaz nitelikte olup, ÜRETİM TOPLUMU OLMAK adlı bu kitap için de bu bilgilere ve ayrıntılarına ulaşabilirsiniz.…..
