1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya`yı işgaliyle başlayan İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI, ardında 52 milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat, acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en kanlı, en kirli savaşının başladığı gün yani 1 EYLÜL, DÜNYA BARIŞ GÜNÜ olarak kabul edildi ve o tarihten bu yana herkes 1 Eylüllerde barışa olan özlemini haykırdı. Bugün Dünya Barış Günü ve dünyada hala milyonlarca insan savaşın çirkin yüzüyle yaşamakta,savaşın kanlı, acı, vahşi yüzünü çok yakından hissetmekte ve görmektedir.
Özgürlükçü demokrasinin, küreselleşmenin önem kazandığı dünyamızda insanların, huzur, güven ve mutluluk içerisinde yaşaması temel koşuldur. Bu koşulu sağlamak başta bütün siyasiler olmak üzere hepimizin görevidir. Burnumuzun dibinde yaşanan savaşı tüm vahşetiyle izliyoruz. 21.yüzyılda yaşanan dramı! Savaşın kazananı olmaz. İnsanlık kaybeder, tarih kaybeder, geçmiş kaybeder, gelecek, çevre, kültür mirası kaybeder …
Her türlü savaşa, şiddete, terör olaylarına karşı dayanışma içerisinde olarak, barış ve dostluk ortamının sürekliliğini sağlamak hepimizin görevidir. Unutulmamalıdır ki, savaş en büyük insanlık suçu ve çevre kirliliğidir. Hirosima`nin, Nagazaki`nin, Halepçeni`nin bıraktığı izleri unutmadik. Afganistan’la başlayan; Libya’yayla, Irak’la, Mısır’la ve sonunda Suriye’yle devam eden bir ateş topunun yaydığı kıvılcımların daha çok acıya,kayba,yıkıma sebep olmamasına dua ediyoruz. Dünyanın dört bir tarafına saldıran ülkeler attıkları bombalarla sadece günahsız insanlara değil, doğaya, tarihe kısacası insanlığın ortak mirasına da saldırdığını bilmelidir.
Dünyanın değişik coğrafi bölgelerinde, farklı isimler adı altında insanlık suçu işleyen ve dünya barışını tehdit eden herkesi lanetliyoruz. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün ortaya koyduğu ve tüm milletimizce benimsenen ‘ Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini vazgeçilmez bir ilke olarak kabul edip, 1 Eylül Dünya Barış Günü`nde savaşlardan arınmış bir dünyada, mutluluğa, huzura, sevgiye, doğaya, insana, BARIŞ`a hep birlikte kucak açalım.
