NÜKLEER ÖLDÜRÜR…!

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

 

Bugün 36 yaşında olanlara anlatmak, 36 yaş üzerine de hatırlatmak adına yıldönümünde gündemim ÇERNOBİL.
Tam 36 yıl önce tarih 26 Nisan 1986 saatler 01.23 u gösterirken Dünya nükleer enerjinin korkunç yüzüyle tanıştı. O günden sonra Çernobil demek ölüm demek oldu… Rusya’da Çernobil Nükleer santralinin dördüncü reaktörün patlamasıyla ortaya çıkan radyasyon ölümün adı oldu. O an ortaya çıkan etkinin, iki metre kalınlığındaki betonu eritecek güçte olduğu ifade edildi. Milyonların kaderini değiştiren, yüzyılın en büyük nükleer felaketlerinden biri olan ÇERNOBİL NÜKLEER KAZASI tarihe NÜKLEER ENERJİ ÖLÜMDÜR diye yazıldı. Kazadan kaynaklan radyoaktif serpinti kaza anında tam 160 bin km toprağı kirletti. Yayılan radyasyondan yaklaşık 9 milyon kişi etkilendi ve 100 binin üzerinde insan öldü. Etkisi bununla sınırlı kalmadı, kendi ülkesinin sınırlarını aştı. Türkiye’nin de dahil olduğu yakın coğrafyaya hastalık getirdi, ölüm getirdi…
Kazanın ardından iki gün içinde, Avrupa’daki radyasyon düzeyindeki çok ciddi artış tespit edildi.. İskandinavyaya kadar radyasyon ulaştı.
36 yıldır ÖLÜMCÜL etkisi devam eden nükleer santral kazası sonrası Binlerce masum çocuk çeşitli deformasyonlarla dünyaya gözlerini açtı, milyonlarca bebek kanser hücreleriyle doğdu. Ülkemizde de, özellikle Karadeniz Bölgesinde öncelikle tiroid olmak üzere her evde kanser vakası görülmeye başlandı. Karadeniz`de ölümün adi KANSER ve ÇERNOBİL oldu. 26 Nisan Çernobil’in 36. yılı ve hala ölümün adı Çernobil….
Yaşanmakta olan nükleer santral kazaları sadece kullanılan teknolojiden değil insan hatasından ve Fukişima örneğinde yaşandığı gibi deprem, tusinami gibi doğal felaketler sonucu oluşmaktadır. Bu nedenlerle daha iyi, daha ileri, daha az riskli teknoloji diye bir şey yoktur.
Akkuyu’da yapımı devam eden nükleer santral hepimizi etkileyecek. Bebekler sakat doğacak, kanser ve lösemi hastalığı yayılacak… Tarım alanları yok edilecek…Akkuyu’nun Caretta Caretta ve Akdeniz foklarına ev sahipliği yapan eşsiz doğası talan edilecek ve edilmeye başlandı… Üstelik tüm bunların olması için santralde bir kazanın olmasına gerek yok. Bunlar nükleerin 60 yıllık tarihinde nükleer santrallere ev sahipliği yapan bölgelerde kaza olmadan ortaya çıkan ve uzman raporlarıyla açık açık ortaya konmuş sorunlar.
Akkuyu’da Olası bir patlama, yanma, sızıntı durumunda ne tür önlemler alınacak? Bilmiyoruz…
Radyoaktif atıklar ne yapılacak, nerde depolanacak? Bilmiyoruz…
Bizlerin, çocuklarımızın, torunlarımızın ve daha kim bilir kaç neslin yaşamını, sağlığını, soluduğu havayı, içtiği suyu, dalından koparıp yediği meyveyi dünyanın vazgeçtiği bir teknolojiye teslim ediyoruz.
Rusya -Ukrayna savaşında bir kez daha yüreğimiz ağzımıza geldi. Herhangi bir bombanın nükleer santrale isabet etmesi halinde yaşanabileceklerden korktuk. Böylesi bir durumda her an yeni bir riskle karşı karşıyayız.
BEN NÜKLEER SANTRALDEN KORKUYORUM :
Çünkü nükleer santraller temiz, güvenilir enerji kaynağı değildir. Dünyada pek çok ülke bugun nükleer enerjiyi terk etmektedir. Nükleer santrallerin radyoaktif atıkları çözümsüzdür ve yalnızca bugünümüzü değil gelecegimizi de tehdit altında bırakacaktır.
Nükleer santraller dışa bağımlı bir enerji politikasıdır. Ülkemiz yenilenebilir kaynaklar olan rüzgar, günesten yana bu kadar şanslıyken nükleer enerji yanlıştır.
Nükleer santraller ucuz bir enerji kaynağı değildir.Hem kurulum, hem üretim-isletim hem de güvenlik maliyetleri yüksektir.
Bütün bunları göz önüne aldığınızda;
BEN YENİ ÇERNOBİLLER İSTEMİYORUM.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu