KÜRESEL FELAKET SOLUYAN BİR KENT.. HATAY!..

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Amik Ovası’ndaki susuzluğu hisseden topraklardan, kuruyan Yenişehir gölünde kaybolan doğal dengeye ve canlılara kadar bir çok noktada iklimsel değişimi iliklerine kadar hisseden kentimizde geleceğin elimizden gittiğinin ne kadar farkındayız?

Elbirliğiyle atmosferi ısıttık, kıtaları nasıl hareket ettirdik, iklimleri nasıl değiştirdik, kutuplardaki buzulları nasıl erittik, dünya bitki örtüsünün üzerindeki canlı türlerini gün ve gün nasıl bitirdik! Bugün iklim krizi ile beraber geldiğimiz noktada milyarlarca mutsuz,aciz, sefalet ve yokluk içinde robot gibi yaşayan ve ölen insanlar yarattık. Dünya iklim kaosunda sürüklenirken İlimiz bu krizden fazlasıyla etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. 2007 yılında Hatay Life dergisine konuyla ilgili bir röportaj vermiştim. O zaman; “ Kurutulan amik gölü, kurumak üzere olan Yenişehir gölü yine benzer çok sayıda kuruyan ve kurutulan göller sonumuz olacak. Harbiyeye baktığınız vakit şelalelerin kuruduğunu görüyorsunuz. Ciddi bir iklimsel değişim sürecine girildi bu durum hem Türkiye için ve doğal olarak da Antakya için geçerli olan bir durum, sulak alanların azalması ilgili tedirginliği en fazla hisseden il olacağız. Bu da beraberinde bir çok sorunu getirecek.“ demiş ve yerel yönetimlerin yapması gereken, bireysel önlemlerle bizim yapmamız gereken bir çok madde sıralamıştım. Sene 2023!… 16 sene geçti bu söylem üzerinden, bu gün iklim krizi, felaketi herkesin dilinde. Siyasetçilerin seçim vaadlerinde bile bol bol yeşil politikaları dinliyoruz. İklimle uyumlu akıllı kentler, çevreyle barışık, çevre dostu yatırımlar, yeşil enerji ve daha neler neler….
Ah be güzel Ülkem! Bütün bunları duymak güzelde uygulama aşamasındaki samimiyet nerede?
Çevre mücadelesinde aktivist olarak geçirdiğim 30 yıldan beri arşivlerimi karıştırıyorum ve neredeyse tüm yazılarımda, açıklamalarımda Tasarruf bilincinin aşılanması,bisiklet yolları yapılması, toplu taşım araçlarının modernize edilmesi, yeşil alan miktarının artırılması ve daha çok ağaç daha çok oksijen diye bağırıp durmuşum. O zamanlar dört mevsimi yaşayan İlimizde; kendi enerjisini üreten , yüzü güneşe dönük binalar yapılsaydı, araç değil insan öncelikli düşünüldeydi, rüzgâr santrallerinden, güneş panellerinden o dönemde faydalanmayı bilseydik Hatay bugün dünyada iklim krizi ile savaşmak zorunda kalmayan illerden belki bir tanesi olacaktı. Kendi doğal kaynaklarımızı heba etmemeyi öğrenseydik bugün ekmek 5 TL oldu diye feryat etmeyecektik. Tarım yapacak arazi yoksa, su yoksa ne buğday olur ne zeytin..
Bu kadar olumsuzluğa rağmen umut her zaman var. Hemen şimdi küresel ısınmayı yavaşlatmak için bir adım atarsak çocuklarımızın geleceğini kurtarabiliriz. Yarın daha da geç olmadan gelecek bizim diyelim ve elimizi hepimiz taşın altına koyalım.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu