EĞİTİM-İŞ’ten Yarıyıl Değerlendirmesi

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şube 2020-2021 eğitim öğretim yılı yarıyıl değerlendirme raporu yayınladı.

Eğitim-İş Hatay 1 No’lu Şube Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Mustafa Günal tarafından 2020-2021 eğitim öğretim yılı yarıyılı hakkında yapılan açıklamada, eğitim sistemi üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.

Eğitim-İş Hatay 1 Nolu Şube tarafından, eğitim sistemine Kovid-19’un da etkileriyle meydana gelen sorunların damga vurduğu ifade edilen açıklamada: “Eğitim alanında yıllardır yaşanan ve COVID-19 salgını birlikte daha da ağırlaşan sorunların damga vurduğu 2020-2021 Eğitim ve Öğretim Döneminin ilk yarıyılı sona ermiştir. Göreve başlarken “Türkiye’nin eğitim sisteminin tamamını, tüm alt sistemleriyle birlikte geleceğe hazırlayacağız” diyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bu sözleri hala hafızalardayken, eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur.

Geride bıraktığımız eğitim döneminde yaşananlara sadece ana başlıklar üzerinden baktığımızda karşımıza çıkan tablo şudur;

PANDEMİ SÜRECİNDE EĞİTİMDEKİ EŞİTSİZLİKLER DERİNLEŞTİ

MEB, 7 milyon 383 bin 213 öğrenci ve 1 milyon 30 bin 516 öğretmenin EBA’dan (Eğitim Bilişim Ağı) faydalandığını; Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, okulların kapalı olduğu dönemde uzaktan eğitime ulaşamayan öğrenci sayısının 1,5 milyon olduğunu açıklamasına rağmen, ülkemizde en az 4 milyon öğrenci uzaktan eğitime ulaşamadı veya eğitim sürecinden tamamen koptu. Yoksul ailelerin çocukları her geçen gün eğitim sürecinden kopmakta ve bu durum giderek okul terkiyle sonuçlanmaktadır.

Pandemi başladığından bu yana eğitimin yüz yüze mi uzaktan mı devam edeceğine bir türlü karar veremeyen MEB, eğitim sistemini tam anlamıyla bir kördüğüme çevirmiştir. Yarıyıl sona ermekteyken, Anadolu’da ve yurdun doğusunda birçok yavrumuz internete ulaşıp uzaktan eğitime katılabilmek için dağ tepe tırmanmaya devam etmekte, 4 milyonu aşkın yavrumuzun uzaktan eğitim için şart olan tablet/telefon ihtiyacı çözümsüz vaziyette ortada durmaktadır. Belli ki aynı Bakanlık, bu yoksul çocukları, ailesi varlıklı kolej çocuklarıyla aynı sınavlara tabi tutup geleceklerini ona göre şekillendirmekten de hiç utanmayacaktır.

Var olan eşitsizlikler uzaktan eğitimle daha da derinleşmişken, MEB yönetmelik değişikliği ile uzaktan eğitimde not verme uygulamasını hayata geçirmek istemektedir. Bir taraftan üzerine düşen görevden kaçarak eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik adımlar atmayan MEB, diğer taraftan öğrenciler arasında haksızlığa ve adaletsizliğe yol açacak uygulamalara imza atmakta ve hatada ısrar etmektedir. Eğitim-İş, söz konusu düzenlemenin iptali için Danıştay’da dava açmıştır.

Eğitimi dinselleştirme faaliyetlerini afet/salgın demeden sürdüren, bunun için her krizi fırsata çeviren AKP ve Milli Eğitim Bakanlığı, gözünü yine seçmeli derslere dikmiştir.

Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün, il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine gönderdiği talimat ile öğrencilerin dini içerikli dersleri seçmeleri konusunda okul müdürlerini yönlendirdiği ortaya çıkmıştır.

Seçmeli dersleri belirleme süreci, velinin bilgisi dahilinde, öğrenci tarafından yapılır. Buradaki asıl amaç, öğrencinin kendini keşfetmesi, kendi ilgili olduğu alanda donanımlı hale gelmesidir. Ülkenin geleceğini direkt olarak ilgilendiren bu konu, iki tane partizan müdürün koltuğunu sağlamlaştırmak için yapacağı hamlelere kurban edilemez.

Çocukların zihinsel yönelim ve becerilerine göre bir eğitimden geçmelerini sağlayacak sistem” lafını dilinden düşürmeyen Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, başında oturduğu Bakanlıkta kendi söylemiyle bu kadar çelişen bir uygulamanın nasıl olduğunu kamuoyuna açıklamalıdır. Eğer konuşmalarındaki “çağdaşlık” vurgusu “takiyye” değilse, derhal harekete geçmeli, seçmeli dersleri tüm okulları imam hatipleştirmenin bir aracı olarak kullanmaya çalışan bu yöneticilere yönelik idari soruşturma başlatmalıdır.

BİLİMSEL EĞİTİM LÜKS OLDU

Eğitimin bütçesinin kısıldığını ve bilimsel eğitim almanın bir lüks olduğu belirtilirken: “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, salgın koşullarına rağmen 2021 yılı için 146 milyar 929 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan, eksiklikleri gidermekten ve uzaktan eğiteme erişimde fırsat eşitliği sağlamaktan oldukça uzaktır.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay % 17,18 iken, 2021 yılı itibariyle bu oran yüzde 7,69’a gerilemiştir.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır. 2021 MEB bütçesi, eğitimde yaşanan sorunların ve uzaktan eğitim uygulamalarındaki eşitsizliğin devam edeceğini, eğitimin yükünün yine velilerin sırtına yükleneceğinin göstergesi olmuştur.

ÖĞRENCİLER EĞİTİMDEN KOPARTILDI

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkede lise çağındaki gençlerin yüzde 50’ye yakınının eğitimde yer almadığını açıkladı. 15-19 yaş grubundaki 6 milyon gencin, 1 milyon 249 bini ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor.

2012 yılında getirilen 4+4+4 sisteminin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı 940 binden 1 milyon 389 bin’e yükselmişti. Aynı dönemde lise öğrenci sayısındaki artış oranı yüzde 15,8 olurken açık öğretim lisesinde okuyanların artış oranı yüzde 32,4 oldu. Bu durum, eğitime erişimdeki ciddi problemleri göz önüne sermektedir.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu