AFET DOĞAL YA SONRA YAŞANANLAR…..

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Depremden geriye bir şey kalmıyor acıdan başka. Büyük bir sarsıntıyla uyandığımız ve ardından bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı o kara geceden sonra ne yaşadık biz? Koca bir şehir, Doğunun Kraliçesi, tarihte 7 kez yerle bir olan 4000 yıllık geçmişe sahip kadim ama kadersiz Antakyam hiç böyle bir zulüm görmedi. Her yıkımın ardından yeni doğan bebek gibi narince ayağa kalkan Antakyam bu defa hoyrat ellere düştü. O’na yapılanları tarih affetmeyecek..

Kentler tarih boyu başka ülke saldırarında yağmalanır, dünyada hiç bir ülke afetten kurtulan kendi insanını evi defalarca hırsızlar tarafından yağmalanırken, kendi vatandaşının çaresizce şikayet mercii bulamadığı, hırsızlığı sineye çektirdiği bir duruma mahkum etmemiştir. Hırsızlığın legalleştirildiği, kapıların, duvarların kırılıp göz göre yağmalayan bir talancı rantın zamanlarına şahit oluyoruz yazık ki…!
Defalarca yerle bir olan Antakya’da yüzyıllardır eski evler, sokaklar ayakta durmayı başarmıştı. Bu defa ?? Kültür mirasını yok etmek için uğraştılar. Tescilli yapılar normal enkazlar gibi atıldı. Sözde taşlar yerinde korunacak, numaralandıracaktı. Ne bir bilirkişi ne bir uzman. Yıkım kepçeleri hoyratça heryeri yıktı, kırdı, geçti.
“Antakya sokakları dar/Antakya sokakları bir kişilik/Sen giderken ben gelemem/Bir gönlümü bahar almış/Bir gönlümü yaz/Antakya sokakları bir kişilik/Öte git biraz.”Şiirlere konu olan tarihi sokaklarımız, bir kapısı çıkmaz sokağa diğer kapısı caddeye açılan eski Antakya evlerimiz, anılarımız, geçmişimiz, sevincimiz, hüznümüz ucu soğuk herşeyi enkaz gören kepçelerin darbeleriyle yok oldu. Çıkmaz sokaklarımız artık caddeye çıkıyor. Ah benim kadersiz şehrim….
Umarım bir daha hiç bir yerde hiç bir afet yaşanmaz. Yaşanırsa ne olacağını en acı şekilde biz gördük. Deprem sabahı hırsız, talan çetelerimi dersiniz, enkazlarda günlerce bağıra bağıra kurtarılmayı bekleyenler mi, az ya da orta hasarlı evleri yıkımdan korumak için duvarlarına yazılar asıp, kapılarda nöbet beklememiz mi, tozdan, dumandan geçilmeyen caddeler mi, asbest solumaktan önümüzdeki süreçte kanser olma riski mi, sineği, çöpü, böceği, elektriksiz, susuz, çadırlarda yılanlarla yaşam mı dersiniz?.. Daha neler neler!
Emanet elbiselerle emanet şehirlerde yaşamak zorunda kalmamızın neredeyse 6. ayı dolmak üzere. Belki yarın değil ama bir gün bu şehir yeniden tahtına oturacak. İşte o gün ne tarih ne biz bize yapılanları asla affetmeyeceğiz.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu