6 ŞUBAT SONRASI ANTAKYA VE ÇEVRE GÜNÜ…

Selda Asker
Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Bu sene 5 Haziran Dünya Çevre Gününü anmak, bir şeyler yazmak benim için çok acı. Kendimi bildim bileli bir ömür adadığım ve çok bedel ödediğim çevre mücadelemde 6 Şubat depremiyle birlikte uğruna savaştığım koca bir şehir yıkıldı. Evet deprem bir doğa olayıydı, çok şiddetliydi ama afete biz çevirdik. Dere yataklarını kapatıp imara açtık, fay hatlarına yapılmaması gereken binalara ruhsat verdik, ovaya havaalanı, hastane yaptık, hırslarımıza yenik düştük ve en olmadık anda yerle bir olduk.

Deprem ardında çok büyük bir yıkım ve acılar bıraktı. Koskoca 4 ay geçmesine rağmen çözülemeyen başta barınma, çöp, su, çevre sorunları hayatımızı, şehrimizi çok uzun bir süre etkileyecek.

Antakya öyle bir şehir ki kendine ait bir ruhu var. Onca enkaza, toza, dumana, yok edilme çabalarına rağmen o ruhunu kaybetmeyen mağrur bir şehir. 3 taş 1 duvardan öte bir çok medeniyete ev sahipliği yapan yaşayan bir ruh Antakya. Bu şehir depremden aldığı ağır hasarın ardından bilinçsizce, hoyratça O’na yapılanları haketmedi.

Yıkılan binlerce binanın enkazı yetmez gibi ağır hasarlı binaların yıkımı tam bir çevre katliamı. İçinde ASBEST gibi toz haline gelince ölümcül bir zehir barındıran binalar hiç bir tedbir alınmadan hoyratça yıkılıyor. Havaya, suya, toprağa karışan bu asbest zerrecikleriyle bir nesli kaybetme riski ile karşı karşıyayız. Bu molozların, enkazların yıkım, taşınma, depolanmaları esnasında bu tozu soluyan yeni yetişen bir nesil önümüzdeki yıllarda akciğer kanserinden belkide gençliklerinin baharında hayatta olmayacak!…. Üsküdar Üniversitesi’nin Tübitak için 17-21.02.2023 arasında Hatay’da yaptığı solunabilir toz ölçümleri raporunda limit değerlerin ortalama 15 katı toz değeri ölçülmüştür. Yine TMMOB Çevre mühendisleri odası İstanbul şubesi yaptığı açıklamada Hatay’da, Yeşilköy,Narlıca ve Çamlı Yaylasında yer alan 4 moloz döküm sahasından alınan her 2 örnekten 1’inde asbeste rastlandığını belirtti. Bu molozların su kaynaklarına, tarım arazilerine, zeytinliklere döküldüğünü biliyoruz. DEPREMİN ÖLDÜRMEDİKLERİNİ BİLİNÇSİZCE SİZ ÖLDÜRÜYORSUNUZ…! Antakya’da KANSER fırtınası esiyor ve kimsenin umurunda değil!
ASBEST EŞİTTİR KANSERDİR! Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde burada kanser patlayacak. Bu kadar asbestle toprakları kirletemezsiniz.

Bir başka tehlke, 4000 yıllık geçmişe sahip dünyada kurulan ilk şehir Antakya’nın kültürel mirasınıda koruyamadınız. Antakya’nın tarihi, ruhu yok ediliyor. Kepçeleriniz bilinçsizce eski Antakya evlerini yıkarken, şehirde kol gezen hırsızlar evlerdeki, eski Antakya sokaklarındaki evlerde neyimiz varsa çaldı. Kültür hakları başta olmak üzere bir çok hak ihlali gerçekleşti kadim kentimde. “Tescilli Kültür Varlığı. İzinsiz Müdahale Edilemez” levhalarının asılı olduğu, koruma altında olması gereken yerlerde acil enkaz kaldırılma çalışmalarıyla hem ayakta olan yerlere ciddi zarar verildi.

Uğruna çok savaştığım Asi Nehri… Ah kokusundan şikayet edip ona bile hasret kaldığım Asi artık gri akıyor. Asi’nin Asi kızı diyorlardı bana Hatay dışındaki arkadaşlarım, şimdi söyleyin onca yaşanana nasıl asileşmeyim… parklar , yeşil alanlar korunsun yeni ağaçlar ekilsin diye çabaladığım kalan yeşil alanlarda sineklerle, böceklerle savaşan çadırlar var ve oradaki ağaçların rengi artık yeşil değil.

Doğunun Kraliçesi Antakya, farklı dinlere mensup insanların beraberce yaşadıkları, inançların kardeş olduğu, bütün insanlığa örnek olacak barış, dostluk ve kardeşlik kenti, medeniyetler şehri, en yakın zamanda yeniden taş sokaklarda, eski Antakya evlerinin avlularında çifte kavrulmuş Antakya kahvesi içeceğimiz inancındayım. Antakyam hep var ol.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu