Adnan Arslan Hoca İle Soru Cevap

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on whatsapp
WhatsApp

Soru : Nisab üzeri malımızın üzerinden bir yıl geçtikten ve zekat farz olduktan sonra iflas etse ( zayi olsa ) zekat gerekir mi?

Cevap : Bir malda zekat borcu oluştuktan sonra, bu malın aslı, daha zekatı ödenmeden önce çalınsa, kaybolsa, gasbedilse veya şahsın  iflas etmesi gibi bir yolla zayi olsa; şahıs ister ödeme imkanına sahip olsun, isterse de olmasın, zekat borcu onun zimmetinden düşer. Yani zekat vermesi gerekmez. Fakat bu malı bağış, hibe yaparsa zekat borcu düşmez.Yani zekâtını vermesi gerekir. Yine malının zekatını vermek farz olduktan sonra bir ev alsa zekatını vermesi farzdır. Zaten zekat tahakkuk etmeden ev alsa  veya tasarrufta bulunsa zekat gerekmez.

Fakat zekat farz olduktan sonra dağıtılması gereken kısmı ( malın aslı değil ) helak olsa, o zaman zekatı vermek gerekir.

Soru : Bir kimse dinimize göre, damatlarına kalmasın diye malının tamamının hanımına, oğullarına bölüştürülmesini ve bir de yerine birini hacca göndermelerini vasiyyet etse ve ölse, bu nasıl uygulanır?

Cevap : Dinimizde hanım, oğul, kız vb. varisler mirasta hak sahipleridirler. Varis için vasiyyet geçerli değildir. Batıldır. Varisler hisselerine düşen miktarı alırlar. Birinin diğerinin hakkını rızasız zimmetine geçirmesi helal değildir. Hele enişte veya damatlar,  hanımlarının kardeşleriyle

miras taksimine hiç müdahil olmazlar. Miras damat veya eniştelerin değil, kadının hakkıdır.Ailenin geçim nafakası erkeğe aittir. Aile huzuru önemlidir. İslamda ferdi mülkiyet esastır. Baba ise ölümünden sonraya yönelik kızını veya herhangibir varisini mirastan mahrum bırakamaz. Erkeklerin ise miras taksiminde ; “biz babamızla çalıştık, kazandık, biriktirdik…” diyerek kız kardeşlerinin miras haklarını vermemeleri haramdır. Bu hakkı Allah (cc ) vermektedir.Karşılıklı rıza ile birbirlerine hibe edebilirler.

Ayrıca,bıraktığı mirasın üçte biriyle yerine bedel olarak birisi hacca gönderilir. Bu vasiyeti yerine getirilir.Para yetmez ise varisler yardımda bulunabilirler.

Soru:Babam 5 ay önce vefat etti. Mirası daha bölmedik. 5 kardeşiz. Ben ve bir kardeşim başka şehirde çalışıyoruz. 3 kardeşimiz babamızdan kalan evlerde oturuyor, dükkan ve bahçe gelirlerini alıyorlar ve bize de bu gelirlerden hiç bir şey vermiyorlar. Bizim hakkımız kardeşlerimize geçiyor mu?

Cevap:Evet, kul hakkı geçer. Ölüm hak, helal mirasın taksimi de helaldir. (Haram malın zekatı da, mirası da olmaz.) Zamanı geçirmeden, vefat eden kimsenin varsa borçları ödendikten sonra bir an evvel mirası, varisler arasında taksim etmek gerekir. Eğer taksim gecikecekse miras mallarının geliri bütün varislere bölüştürülmelidir. Pay verilmeyen varislerin rızasını almak farzdır. Haksız yere onların hakkını yemek caiz

caiz değildir. Kardeşlerin, miras gelirini hak eden kardeşlerine haklarını vermeleri veya diğerlerinin haklarını kardeşlerine hibe etmeleri de caizdir.

Soru : Babamız hayattayken malını kendi takdiriyle evlatlarına verdi. Şimdi vefat etti. Biz buna uymak mecburiyetinde miyiz?

Cevap : Babanız ölmeden bu malları evlatlarına teslim etti ise temlîk (mala tam sahip olma) meydana gelmiştir. Evlatlar babalarının kendilerine teslim ettiği malı aldıysa (kabzetti ise) artık varisler buna uymak mecburiyetindedir. Zira Mülk sahibi hayatta iken kendi malında tasarruf hakkına sahiptir. Ancak, baba henüz malları evlatlarına teslim etmemiş, sadece vasiyet etmişse; varisler bu vasiyyete uymak mecburiyetinde değildir. Ölen kişi, malının ancak  üçte birini varis olmayanlara vasiyet edebilir. Bunun üzerindeki vasiyetler varislerin rızasına bağlıdır. Mirasın geri kalan üçte ikisinde varisler, dilerlerse babalarının ölmeden önceki vasiyetine uyar, dilerlerse bu mirası kendi aralarında İslami usulde paylaşırlar.

Soru:Televizyonda Kur’an okunurken secde ayeti okundu. Secde etmem gerekir mi?  Hanımlar özel hallerinde Kur’an dinlerken secde ayetini duyduklarında secde yapmaları gerekir mi?

Cevap:Kur’an-ı Kerim’de 14 secde ayeti vardır. Bunlardan herhangi birini okuyana, dinleyene veya işitene tilavet secdesi yapması vaciptir.

Secde ayetini televizyon, radyo, telefon vb. aletlerden dinleyen veya duyan birinin ya hemen (Müstehab olan hemen yapmaktır.) veya daha sonra tilavet secdesi yapması vaciptir.

Hanımefendiler özel hallerinde (Ay hali veya lohusalık hali gibi) secde ayetini dinlediklerinde veya duyduklarında tilavet secdesi yapmaları gerekmez. Bu durumda, onlara namaz kılmak farz olmadığı gibi tilavet secdesi de vacip değildir.

Secde ayetini yazmak veya secde ayetine bakmakla da tilavet secdesi vacip olmaz.

Soru :Lohusalık ne demektir? Doğum yapan bir bayan doğum sonrası kaç gün süreyle namaz kılamaz, oruç tutamaz?

Cevap: Lohusalık (nifas); doğum ya da düşük yapan kadının kanaması kesilinceye kadar geçen sürenin adıdır. Bu müddet kadından kadına değişir. Bu sürenin en azı için süre yok (bir gün bile olabilir) ama en fazlası kırk güne kadar sürebilir. Bu süreden önce kanaması kesilen bir kadın kırk günün dolmasını beklemeden (Mesela; 25. gün kanama kesilmiş ise 25. gün itibariyle) gusül abdesti alır, namaz ve diğer ibadetlerine başlar.

Lohusalık(nifas) ve Hayz(ay hali) süresince cinsel birleşme kesin HARAMdır.

Lohusalık müddeti içinde (kırk gün) görülen temizlik de lohusalıktan sayılır. Mesela; doğumdan sonra on gün kan gelip, yedi gün kesildikten sonra yeniden on gün daha kan gelecek olsa, bu yirmi yedi günün hepsi de lohusalık müddeti sayılır.

Lohusalık esnasında kılınmayan farz namazlar daha sonra kaza edilmez, ama tutulmayan oruçlar kaza edilir.

İlgili Haberler

Share on facebook
Share on twitter
Share on whatsapp
Share on pinterest
Share on tumblr
Share on email
Puan Durumu