Soru: Komşumun evinde internet (Wi-Fi) var. Şifresini alıp, komşumun internetini kendi evimden kullanmam caiz midir?
Cevap: Hayır, caiz değildir. İnternet servisi sağlayan şirketin sözleşmesinde ev dışındaki başka kişi, daire ve kurumlarla paylaşıma müsaade edilmemektedir. Bundan dolayı evine internet bağlatan kimsenin şifreyi komşu daireye vermesi de, komşusunun şifreyi alıp kullanması da caiz değildir. Bu tür ihlaller ile sözleşmenin kapsamı dışına çıkmak uygun değildir. Yine sözleşme gereği internet sözleşmesinin yapıldığı mekanda bulunan (hane halkı ve misafirleri) herkes interneti kullanabilir. Hakkı olmayan bir şeyin iyiliği olmaz. Kullanan için de kullandıran için de helal değildir.
Soru:Cuma akşamları Yasin suresini okuyorum. Diyorlar ki; bu sevap olmaz ve kimseye bağışlayamazsın. Bu doğru mudur?
Cevap:Hayır, doğru değil. Tabiki Kur’an-ı Kerim, okuyalım, anlayalım ve hayatımızda gereklerini yerine getirelim diye inmiştir. Kur’an bizden kesinlikle Allah’a (cc) ve O’nun Resulü olan Muhammed Mustafa’ya (sav) itaat etmemizi istemekte, hatta emretmektedir.Okuduğumuzda her harfine 10 sevap verilen Yasin-i Şerif’ten ve diğer surelerden hasıl olan sevabı diriye de, ölüye de bağışlamak caizdir.
Yalnız, cuma gecesi ve gündüzü, dinimiz Yasin Suresini değil Kehf Suresini okumayı tavsiye etmektedir. Peygamber Efendimiz Cuma günleri kendisi bizzat bu sureyi okumuş ve bizlere de okumamızı buyurmuştur.
Soru:Babanın kendisine iyi davranmadığından hatta kalbini kırdığından, eziyet ettiğinden dolayı çocuklarından birini mirastan mahrum bırakmak amacıyla evlatlıktan çıkarması caiz midir?
Cevap:Hayır, caiz değildir. Bir kimsenin mirastan mahrum kalma sebepleri farklıdır. Bunun yanında evlatların baba ve anneye iyi davranmamaları, dinin gerekli gördüğü konularda yardımcı olmamaları, onları incitip, kalplerini kırmaları vb. büyük günahtır. Şüphesiz dinimize göre ebeveynin evlatları üzerinde, evlatların da onlar üzerin de hakları vardır. Her Müslüman üzerine düşen görevi yerine getirmek mecburiyetindedir.Anne/babanın bu sebeplerden dolayı çocuklarını evlatlıktan çıkarmaları ve mirastan mahrum bırakmaları caiz değildir. Bundan dolayı bir kimsenin böyle davranan bir çocuğu için; “vasiyetim olsun, şu çocuğuma, bıraktığım mirastan vermenizi istemiyorum” sözünün hiçbir hükmü yoktur.
Soru:İmam namaz sonunda selam verince ben henüz salli- barik’i ve duayı tam bitirmemiş oluyorum. O zaman ne yapmalıyım?
Cevap:Salli – barik ve duayı namaz sonunda okumak sünnettir. İmamımız selam vermişse, bizde tahıyyatı okumuşsak selamı geciktirmeyip hemen selam vermeliyiz. Bundan dolayı sehiv secdesi de gerekmez. Zira cemaatin namazda yanlışlık yapması imamı etkilemez ama imamın yanılması, sehiv secdesini gerektiriyorsa bu cemaati de etkiler.Cemaatin “ Et-tahiyyatü “ yü bitirmemişse bile imama uyarak, imamla beraber selam vermesi caizdir.
Soru : Sefer mesafesi yola çıkan biri 3-5 günlüğüne babasına veya oğluna misafir olsa namazlarını tam mı kılmalıdır?
Cevap : 90 km ve üzeri bir yolculuğa niyet edip sefere çıkan birisi gittiği yerde 15 geceden az kalacaksa, hem yolda hem de gittiği yerde misafir sayılır. Seferilik hükümlerine tabi olur. Örnek; 4 rekatlı farz namazları 2, 3 rekatlı farz ve vacib namazları 3 rekat olarak kılar. Zaman müsait ise Sünnetler aynı kılınır. Değişmez. Babaya, dedeye, oğula veya kızına vs. gitmelerde durum aynıdır. 15 geceden az kalacaksa misafir hükmüne tabidir. Bu yerler ve başka yerlerde 15 geceden fazla kalacağına niyet eden biri mukim olur ve ibadetlerini tam yerine getirir.Erkeğin veya kadının akrabaları fark etmez.Tabelalar km de ölçü değildir. Çünkü onlar şehir merkezine göre yapılmış ölçümlerdir. Halbuki seferiliğin başlangıcı yerleşim yerlerinin bitimiyle başlar. Ve seferilik, kendi evine dönen için evlerin başlamasıyla son bulur.
Soru: Çalışan bir kimsenin örneğin; iş yeri Ankara’da evi ise Adana’dadır. Bu kimse işinde iken seferi midir?
Cevap: Evi Adana’da olduğu için Ankara’ya gidiyorken Adana evlerinin bitiminden itibaren Ankara evlerinin başlangıcına kadar seferidir.( Büyükşehirlerde İlçe Sınırları Ölçüdür.)Ankara’da maaşını aldığı ve iş yerinin olduğu yerde 3-5-7-14 gece otel veya misafirhane vb. yerlerde kalıyorsa seferidir. Çalıştığı yerde kendi evi yok ise sadece ücretini almakla mukim olmaz. Ancak 15 gece ve üzeri Ankara’da ise mukim olur.
Soru: Ayaklarımdaki rahatsızlığımdan dolayı doktorum varis çorabı giymemi söyledi. Bu çorabı çıkarmamam gerekiyor. Nasıl abdest alacağım?
Cevap:Eğer doktor, kişiye varis çorabı giymesini ve çıkarmaması gerektiğini söyledi ise bu tedaviyi dikkatle uygulamak gerekir.Abdest gerekince, alçıda ve bez sargıda olduğu gibi varis çorabı üzerine mesh etmek caizdir. Varis çorabının üzerine her abdest almada bir defa mesh edilir. Yalnız ayaklarımızdan görünen kısımlarının yıkanması farzdır.Bu çorapları abdestli – abdestsiz giymek farketmez. Mesh ile o uzuv hükmen yıkanmış sayılır.
Eğer varis çorabının çıkarılmaması gerekiyorsa boy abdestinde de üzerine mesh etmek caizdir. Varis çorabı, alçı veya bez sargı üzerine mesh eden birisi sahibi özür gibi her vakit abdest almaz. O meshle birden fazla vakit namazı kılabilir ve kıldırabilir.
Soru:Nişanlı kimseler nikahlı gibi davranabilirler mi?
Cevap:Hayır, nikahlı gibi hareket edemezler. Nişan evlenmeye karar vermiş iki kişinin sözleşmesidir. Nikahlı kimseler için caiz olan bir durum nişanlı için caiz olmaz. Nişanlılar, nikah akdi ile ancak birbirlerine helal olurlar. Nikah akdi olmayınca şahıslar birbirlerine yabancıdırlar. Nice nişanlılar nişanı bozmuş, mağduriyetler yaşanmıştır. Bunlar hayatın gerçekleridir.Dini nikah evliliğin bütün sorumluluğunu eşler üzerine yükler ve mesul tutar. Olumsuz bir durumda, erkek boşamadığında kızımız bir başkasıyla evlenemez. Biz resmi nikah kıyılmadan dini nikahı tavsiye etmiyoruz.Bu konuda ebeveynler de mesuldür.
Bundan dolayı nişanlılar konunun ciddiyetini bilmeli ve İslamın yasakladığı şeyleri yapmamalıdırlar.